Dinar'da bastık pedallara. Doğanbey'de bisikletten ininceye kadar, binlerce yıllık öyküsünü kulaklarımıza fısıldadı durdu Menderes. Her kıvrımında ayrı bir bilmece... Dost olmayı bilenlere açtığı sırlarını dinledik yolumuzun O'nunla her kesiştiği yerde.
1. Gün : 10 Eylül Perşembe
10 Eylül sabahı. Dinar'a doğru gidiyoruz. Ana sponsorumuz Doçev'in yetkilileri bize eşlik ediyor. Yolda verdiğimiz çay molasında herkesin gözü gökyüzünde. Hava önceki günlerde yağışlıydı. Önümüzdeki günlerde de yağışlı gözüküyor. Oysa bugün pırıl pırıl.
Bu güzel havada olabildiğince çabuk yola çıkmak ve olabildiğince yol almak istiyoruz. Bisiklet üstünde ne kadar çok vakit geçirirsek o kadar iyi. Oysa ki bisikletlerimizin keyfi pek bir yerinde şu an.
Dinar'da Suçıkan mevkiindeyiz. Burası Büyük Menderes nehrinin başladığı yer. Sabahın serinliği içimizdeki heyecanla birleştiğinden, ürpermemek mümkün değil. Tatlı bir telaş içindeyiz. Günlerdir bu yolculuk için hazırlanıyoruz.
İşte Suçıkan'ın tam hikayesi. Efsaneye göre Tanrıça Athena, bu bölgede yetişen sazlardan ilk flütü icat eder. Fakat sudaki yansımasında çalarken yanaklarının şiştiğini görünce aleti oracıkta atar. Flütü bulan Marsyas, çalmayı öğrenerek büyük bir müzik üstadı olur. Öyle ki, Tanrı Apollon onunla yarışmak ister. Frig Kralı Midas'ın başkanlığında üç kişilik hakem heyeti ve halkın önünde yarışırlar. Apollon'a karşı oy vermek hakemleri korkutur. Midas, oyunu Marsyas'a verirken diğer iki hakem Apollon'a verirler. Başkanın oyu çift sayıldığından yarışmanın sonucu berabere ilan edilir.
Apollon kendisinin üstün sayılmamasına kızar ve diri diri derisini yüzdürdüğü Marsyas'ı buradaki kayalıklarına astırır. Efsaneye göre Marsyas'ın ölümüne üzülen kayalar ağlayarak Suçıkan'ı oluşturur. Midas da bu gazaptan kurtulamaz. Apollon, Midas'a şöyle bağırır: "Sen benim lirimin nağmelerini değerlendirmekten acizsin. O kulakların eşek kulağı gibi uzasın, kıllarla dolsun!"
Midas'ın kulakları uzar ve kıllarla kaplanır. Kral durumu bir süre gizlediyse de traş olması gerektiğinde berberi kulaklarını görür. Bu sırrı uzun bir süre saklayan berber sonunda dayanamayıp Suçıkan'da bir çukur açar, içine "Midas'ın kulakları eşek kulakları" diye seslenir ve çukuru kapatır. Çukurun üstünde biten sazlar büyür, esen rüzgarla bir yandan Marsyas'ın çaldığı nağmeleri fısıldarken bir yandan da "Kral Midas'ın kulakları eşek kulakları" diye durumu tüm Frig ülkesine duyurur.
Dinar'da, geç Helenistik dönemde, üzerinde flüt çalan Marsyas'ı gösteren çok sayıda sikke basılmış. Bu madeni paraların binlercesinden oluşan hazine bulunarak Afyon Müzesine getirilmiş.
Hititler'den Aka-İyon, Frig, Kimmer, Pers, Roma, Bizans ve Türkler'e kadar birçok Anadolu uygarlığından izler taşıyor Dinar ilçesi.
Biz de Apollon'un hoyratlığına inat, Marsyas'a ağlayan kayaların gözyaşlarının izini süreceğiz önümüzdeki sekiz gün.
Yavaş yavaş vedalaşma vakti. Kendimizi ait hissettiğimiz yerde, yollarda olacağız uzunca bir süre. Uzunca bir süre yalnız olacağız, hep bizimle birlikte attığını hissettiğimiz binlerce yürekle birlikte. Yalnız olacağız ama yapayalnız değil.
Omuzumuzda hissettiğimiz nice eller oldu. Ama bu seferkiler bizi aşağı doğru bastıran, yerimize oturtan eller değil, ardımızdan usulca iten, yolumuzu açan, sıcaklığını hissettiren eller. Sağolun varolun. Binlerce kez teşekkürler size.
Arkamızdaki yükün ağırlığıyla biraz yalpalayarak başlıyoruz yolculuğa. Bir sorumluluk hissederek almıştık bu yükü omuzlarımıza. Gariptir, her pedalda biraz daha hafifledi sanki. Her pedalda Menderes'in ılık nefesinin bizi ittiğini hissettik.
Yolculuğumuz tahminimizce 550 km civarında sürecek. İlk gün hedef Çivril. Yaklaşık 60 km sonra Çivril'deyiz.
Kadife, sazan ve turna önemli balıklardır. Bilhassa yörede dişli balık diye anılan turna balığı çok lezzetlidir.
Özellikle turna balığının miktarı hissedilir oranda azalmış.Işıklı Gölü ve Gökgöl'de 1000'e yakın balıkçının çalıştığını öğreniyoruz.
Akdağ'ın eteklerine kurulmuş, şirin bir yer Gümüşsu.
Bize rehberlik eden sayın Süleyman Tüzün, ilk iş olarak bizi Gümüşsu Şelalesi'ne götürüyor.
Yapılan düzenlemelerle şelale her ne kadar doğallığını yitirse de, çevresi gerçekten görülmeye değer.
Ürün çeşitliliği çok fazla olan kasabada, başlıca geçim kaynağı kiraz. Buranın kirazının en az Honaz'ınki kadar meşhur olduğunu öğreniyoruz.
Yörede meyve ağaçlarının bolluğu dikkat çekiyor.
Yörede meyve ağaçlarının bolluğu dikkat çekiyor.
Özellikle kalp hastalıklarına iyi gelen hünnap, her geçen gün ekonomik değeri artan ve yaygınlaşan bir bitki. Tadı da çok güzel.
Akçay Kanyonu'nun girişindeyiz. Kanyon, macera tutkunlarının adrenalin ihtiyacını karşılayacak mükemmellikte. 7 km uzunluğundaki kanyonu geçmek bir hayli zor. Bugüne kadar çok az kişi geçmiş buradan.
Akçay Kanyonu'nun girişindeyiz. Kanyon, macera tutkunlarının adrenalin ihtiyacını karşılayacak mükemmellikte. 7 km uzunluğundaki kanyonu geçmek bir hayli zor. Bugüne kadar çok az kişi geçmiş buradan.
Işıklı Gölü kıyısındayız. Yol boyunca gördüğümüz sulak alanlar, çevresindeki ağaçlar ve hayvanlar, ilk kilometrelerde bizi sevindiriyor. Tüm yolculuğumuzun böyle geçmesini diliyoruz. Sağımızda dağ, solumuzda göl. Muhteşem bir seyirlik.
Tüm zenginlikleri ve güzelliklerine rağmen, Işıklı Gölü'nün koruma statüsü yok. Balıkçılık tümüyle kontrol altına alınabilmiş değil. Ayrıca avcılık da çok yoğun ve kontrolsüz olarak sürüyor. Önemli Kuş Alanı olan gölde sayısız kuş türü barınıyor.
Akdağ Tabiat Parkı, yabani yılkı atlarına, geyiklere, yaban domuzlarına, kurtlara ve daha birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. Yaylası, kanyonu, mağarası ve ormanıyla doğa severleri çağırıyor.Bu kaynaktan çıkan sular, Işıklı'nın kuzeyinden gelen Kufi deresi ve Işıklı çayıyla birlikte Büyük Menderes'e karışıyor.
İnsana yorgunluğunu unutturan, dinlendiren, huzur veren bir yer.Işıklı'daki bu kaynaktan 40.000 dönüm tarım alanının sulanabildiğini, ayrıca 30'dan fazla köye içme suyu sağlandığını öğreniyoruz. Ancak kaynağa rağmen DSİ tarafından bölgede yaklaşık 20 tane derin kuyu açıldığını da duyuyoruz.
Bunlar da Çivril'in en önemli tarımsal ürünü. Çivril, Türkiye'de en fazla elma yetiştirilen beş yerden biri. Yılda yaklaşık 300.000 ton elma üretimi var. Yol boyunca gördüğümüz çok sayıdaki soğuk hava deposunun en önemli misafirleri bu elmalar.
60'lı yıllardan sonra ilçede sulanabilir alanların artırılmasıyla Menderes bereketini göstermiş, yörede ürün çeşitliliği hızla artmış. Artık elmanın yanı sıra şeftali, vişne, kiraz gibi ekonomik değeri yüksek ürünler de yetişebiliyor.
Ayva ve vişne üretiminde Denizli'de ilk sırada yer alıyor Çivril. Bunun yanı sıra bağcılık, sebzecilik, pancar ve hayvancılık da önemli geçim kaynaklarından.
Çivril belediye başkanı sayın İbrahim Hakkı Aslan'ı ziyaret ediyoruz. Başkan, Çivril'in kanalizasyon ve atık su arıtma tesisi projeleri için çalışmaların başladığını söylüyor. Bu gelişmeler elbette ki Menderes adına sevindirici. Ama keşke bu kadar geç kalınmasaydı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)